Arz Yanlı İktisat Nedir? Arz Yanlı İktisat Hakkında Kapsamlı Bilgi
(Arz yanlı iktisat) Ekonomik büyüme ve düşük enflasyon hedeflerine, toplam arzı artırmaya yönelik önlemler ile daha etkili bir şekilde ulaşılacağını öne süren bir ekonomik düşünce akımıdır. 1980 sonrası ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından benimsenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bu önlemler ile serbest piyasa düzeninin diğer kurum ve kurallarının da savunulması, bu akımın politikalarını 70’li yıllarda monetaristlerin etkisi altında şekillendirmiştir. 1980’den 2010’a kadar IMF ve Dünya Bankası’nın gelişen ülkelere önerdiği istikrar programları da arz yönlü iktisat akımının etkisi altında hazırlanmıştır.
Bu akımı benimseyenlere göre arz yanlı iktisat ilkeleri şunlardır: “Enflasyonsuz bir büyümeyi sağlamak için tasarruf birikimini olumsuz etkileyen vergi yükü azaltılmalıdır. Devlet harcamaları kısıtlanmalı, kamu girişimleri küçültülmelidir. Bürokratik müdahaleler ortadan kaldırılmalıdır. Vergi oranlarının düşürülmesi, girişimcilerin daha fazla yatırım yapmasını sağlar ve bu da ekonomiyi daha hızlı büyütür. Büyüme ile birlikte toplam vergi gelirleri artar. İşsizlik oranını azaltmak için işgücü piyasasındaki kısıtlamalar kaldırılmalı ve işgücü piyasasına müdahale edilmemelidir. Bu durum, sendikaların gücünün zayıflatılmasını gerektirir. Kamu harcamalarının ve piyasa müdahalelerinin azaltılması kaçınılmazdır.”
“Arz yanlı iktisat”, ABD’de Cumhuriyetçi Parti tarafından 1880 sonrası dönemsel olarak desteklenen bir ekonomik politikadır. Vergilerin düşürülerek ekonomiyi canlandırma fikri, ilk kez İbn Haldun tarafından ortaya atılmış ve bu konuda Adam Smith de görüş bildirmiştir. 2017 yılında ABD Başkanı Donald Trump tarafından yasalaştırılan vergi reformu da benzer varsayımlara dayanmaktadır.
Atlar ve serçeler metaforu: Arz yanlı iktisadı eleştirenler, bu tür politikaların gelir dağılımını olumsuz etkileyeceğini ve borçlanmayı artıracağını ifade etmişlerdir.
Dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan’ın uyguladığı ekonomik politikaları açıkladığı 1982 yılında ünlü ekonomist John Kenneth Galbraith, yüksek gelir gruplarına sağlanan avantajların yalnızca yoksullara çok az fayda sağlayacağını vurgulamıştır. Galbraith, bu politikayı “atların bol yulafla beslenmesine ve onların geride bıraktıkları gübreden serçelerin fayda sağlamasına” benzetmiştir.