Mücevhercilerin Altın Çağı Kota ile Noktalandı
Uluslararası piyasalara kıyasla 3-4 bin dolar zarar ettiklerini vurgulayan TÜİD Başkanı Mustafa Kamar, “İtalya’dan aldığımız üretici liderliğini kaybettik ve Dubai’den elde ettiğimiz cash and carry pazarını da kaybettik. Üretim ve ihracattaki daralma ile birlikte birçok atölye kapanmak zorunda kaldı.” şeklinde konuştu.
Daralan ihracatın yanı sıra mücevher sektöründe giderek artan sorunlar, takı üreticileri ve ihracatçıları bir araya getirdi. Yaklaşık 100 üretici ve ihracatçı, sorunların daha fazla büyümeden çözümü için TÜİD’i kurdu. TÜİD’in Kurucu Başkanlığına mücevher sektörünün öncülerinden olan Roberto Bravo Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kamar seçildi.
Mustafa Kamar, TÜİD Başkanı olarak düzenlediği ilk basın toplantısında, mücevher sektörünün son 20 yıllık gelişimi ve mevcut sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin 2003 yılında dünya mücevher ihracatından yalnızca binde 5 pay aldığını hatırlatan Kamar, şunları ekledi:
“Hükümetimize sektörün potansiyelini, dünya pazarlarında bizi bekleyen fırsatları sıkı bir şekilde anlattık. 2004’te Mücevher İhracatçıları Birliği kuruldu. O dönemde stratejik bir adım atılarak Türkiye’nin mücevherde dünya çapında liderliği hedeflendi. Bu doğrultuda süreç hızlandırıldı, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) düzenlemeleri yapıldı, fuar teşvikleri getirildi. Tüm bu teşviklerin sonucunda 2020’de sektörün dünya pazarından aldığı pay yüzde 10’a yaklaştı. İtalya’yı geride bıraktık ve Ortadoğu ile Orta Asya’nın cash and carry pazarını ele geçirdik. Birçok yabancı firma Türkiye’de mağaza açtı. ‘Laleli ihracatı’ olarak adlandırdığımız cash and carry ticareti de bu dönemde gelişti. Sektör, 10 milyar dolarlık ihracat ve yine aynı miktarda turiste yapılan satışlarla toplamda 20 milyar dolarlık yüksek katma değerli bir ihracat hacmine ulaştı.”
“Altın çağı kota uygulamalarıyla sona erdi”
Mustafa Kamar, Türkiye’de mücevher ihracatının ‘altın çağı’ olarak adlandırılan döneminin, Ağustos 2023’te erken bir kararla sona erdiğini belirtti. Ekonomi yönetiminin cari açığı önlemek amacıyla Ağustos 2023’te altına kota getirdiğini hatırlatan Kamar, şöyle dedi:
“Verilere göre, altın ithalatında son beş yılda büyük bir artış var. Ancak bu artışın sorumlusunun biz olmadığımızı belirtmek isterim. Merkez Bankası, son yıllarda agresif bir altın alım politikası yürütmektedir. 2022’de toplam 19 milyar dolarlık altın ithalatının 8 milyar dolarlık kısmını, 2023’te ise 29 milyar dolarlık ithalatın 10 milyar dolarlık kısmını Merkez Bankası gerçekleştirdi. Diğer yandan, enflasyonist ortamda tasarrufların altında değerlendirilmesi isteği, EYT dolayısıyla piyasaya giren para ve jeopolitik riskler, hane halkının altına yönelik talebini artırdı. Örneğin, Darphane 2022’de 60 ton altın işleyip 17 milyon adetin üzerinde sarrafiye üretimi yapmıştı. 2023’te ise 223,6 ton altın işlenerek 30,3 milyon adet sarrafiye üretildiğini gözlemliyoruz. Merkez Bankası’nın aldığı ve Darphane’nin işlediği altın miktarı artarken, üretim ve ihracatta kullanılan altın miktarı azalıyor. 2022’de 185,1 ton olan mücevher ihracatımız, 2023’te 173,3 tona geriledi. Veriler de gösteriyor ki, altın ithalatının artısında üretici ve ihracatçıların payı yok, ancak kota uygulaması nedeniyle özellikle KOBİ ölçeğindeki firmalar büyük bir mağduriyet yaşıyor. Sektöre kulak vermeden aceleyle getirilen kota uygulaması, sayıları 10-15’i geçmeyen firmalara imtiyazlı bir konum sundu.”
“Altını 3-4 bin dolar daha yüksek fiyatla alıyoruz”
Uluslararası piyasalara göre altını 3-4 bin dolar daha yüksek fiyata mal ettiğimiz için, 35 yıl sonra kaçakçılık yeniden baş gösterdi. Her gün medyada duyduğumuz birçok garip altın kaçakçılığı haberi var. Kaçakçılığın artması ve suistimaller nedeniyle gerçek ihracatçılar gümrüklerde haksız yere suçlu gibi muamele görmekte ve benzeri görülmemiş engellerle karşılaşmaktadır. 15-20 yıllık zorlu bir mücadele sonucunda İtalya’da kazandığımız üretici liderliğini ve Dubai’den aldığımız cash and carry pazarını kaybettik. Bütün bu gelişmelerle birlikte üretim ve ihracatımız ciddi şekilde azaldı. Mücevher ihracatını değer üzerinden değil, kilogram bazında değerlendiriyoruz. Üretimin ve ihracatın daralmasıyla birlikte birçok atölye kapanma aşamasına geldi. Talebe yetişmek için bir zamanlar iki veya üç vardiya ile çalışan KOBİ düzeyindeki birçok ihracatçımız, kepenk kapatma ve işçi çıkarma noktasına geldi.”