9-10 Ağustos 1970 Kararları Hakkında Detaylı Bilgiler Nelerdir?
1970 yılında, Süleyman Demirel’in başbakan ve Turgut Özal’ın Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarı olduğu dönemde açıklanan istikrar paketinin en önemli unsuru, dolar kurunun 9 liradan 15 liraya çıkartılmasıdır. Diğer döviz değerleri de, dolar ile aynı oranda değiştirilmiştir. Döviz kurlarındaki artış oranı yüzde 66, liranın devalüasyon oranı ise yüzde 40 olmuştur. Çıkarılan Finansman Kanunu çerçevesinde işletme vergisi, katma değer vergisi hazırlanmasına yönelik bir adım olarak değerlendirilmiştir. Dönemin önemli iktisatçılarından Feridun Ergin, alınan kararları şu şekilde değerlendirmiştir: “Devalüasyonun sebebi, iç harcamaların ödemeler dengesi üzerindeki baskısıdır. 1970 yılında milli sanayi, tüketim ihtiyaçlarının büyük bir kısmını karşılayabiliyordu. Ancak dışarıdan temin edilen hammadde ve yatırım malzemesinin, ithalatın yaklaşık yüzde 90’ını oluşturması sebebiyle, 1958 devalüasyonundan bu yana gayrisafi milli hasıla 38 milyardan 148 milyara yükselmişti. Bu durum, ham madde ve yatırım malzemesi ihtiyacını giderek artırıyordu. Ancak döviz geliri, ihtiyaçları karşılayacak düzeyde değildi. Sınai mamul ihracatı ise henüz istenen seviyeye ulaşmamıştı.
Devalüasyondan medya tarafından sıkça bahsedilmesi, işçi dövizlerinin bir kısmının ülkeye girmesini geciktiriyordu. Devalüasyonla oluşan maliyet enflasyonu, başlangıçta fiyatları daha da artırmıştır. Ekonomik hayatta “helezon” olarak adlandırılan durum etkisini göstermiştir. İş hacmindeki duraklamaya karşılık, fiyat hareketleri hızlanmıştır. Ancak devalüasyonu izleyen aylarda döviz geliri artmaya başlamıştır. Yurt dışında bekleyen işçi dövizleri, ülkeye girmiştir. Ayrıca, göçmen dövizleri olarak bilinen kredi niteliğindeki büyük miktarlarda döviz akışı gerçekleşmiştir. Gelişmiş milli sanayi, devalüasyonun sağladığı avantajları kullanarak ihracatını artırmıştır. 1970 Temmuz’unda 93 milyon dolara ulaşan döviz rezervleri, 1972 Martında 815 milyon doları aşmıştır. Merkez Bankası’nın altın stoku ile birlikte Türkiye’nin uluslararası likiditesi 955 milyon dolara çıkmıştır. Cari transferlerde zorluk çeken bir ülke için, bir anda milyara yaklaşan bir döviz varlığı, dikkate değer bir sonuçtur.
10 Ağustos Kararları, Türkiye’nin görünürde sonu gelmeyen kronik döviz sıkıntısını çözmüştür. Sanayinin ihracat yapabilecek güce eriştiği, işçi tasarruflarının kayda değer rakamlara ulaştığı ve eurodolar piyasasının yeni alanlar aradığı bir dönemde, para operasyonunun başarısını kolaylaştırmıştır. 12 Mart 1971’deki hükümet değişikliğinden sonra iş başına gelen Nihat Erim ve Ferit Melen kabineleri, artan döviz gelirinin gerektirdiği nötralizasyon önlemlerini alamamışlardır. Merkez Bankası’nın aktifinde biriken dövizler, emisyonun artmasına sebep olmuştur. Fiyatlar, önemli ölçüde yükselmiştir.”