
Türkiye Hala Çekici Bir Ülke
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisini istikrara kavuşturmak için yürütülen programın başarılı bir şekilde ilerlediğini belirtti ve uzun vadede Türkiye’nin hala çekici bir pazar olduğunu vurguladı.
Şimşek, ABD’de G20, IMF ve Dünya Bankası Bahar toplantıları vesilesiyle katıldığı Atlantic Council etkinliğinde Türkiye ekonomisi üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşması adına uygulanan programın yürürlükte olduğunu ifade eden Şimşek, “Program düzgün bir şekilde ilerliyor.” şeklinde konuştu.
Şimşek, sürdürdükleri makroekonomik istikrar ve reform programının temel hedefinin fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek olduğunu vurgulayarak, bu sürecin sürekli bir gelişim halinde olduğunu belirtti.
“Enflasyonun merkez bankasının hedef bandı içinde kalma olasılığı var”
Küresel dalgalanmaların enflasyonu aşağı veya yukarı etkileyebilecek unsurlar içerdiğini dile getiren Şimşek, petrol fiyatlarının düşmesi ve sıkı finansal koşulların enflasyonu düşürebileceğini ifade etti.
Bakan Şimşek, “Sonuç itibarıyla, enflasyonun programın hedef bandı içinde kalması muhtemel.” dedi.
“Harcama disiplinine devam edilecek”
Bakan Şimşek, global ticaretteki belirsizliklerin büyümeyi ve dolayısıyla ihracatı negatif yönde etkileyebileceğine dikkat çekti, ancak iç talepte sıkı finansmanın ithalatı azaltabileceği, ayrıca petrol fiyatlarındaki düşüşün cari açığı hedefin altında tutabileceğini kaydetti.
Şimşek, büyüme açısından bazı aşağı yönlü risklerin bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Bu yıl önemli bir mali disiplin sürecine girdiklerini vurgulayan Şimşek, harcama disiplininin sürdürüleceğini belirtti.
“Hiçbir kriz boşa harcanmamalı”
Yapısal dönüşümü hızlandırmayı hedeflediklerini ifade eden Şimşek, “Küresel ekonomi politikalarındaki belirsizliklere karşı yanıtımız; ihtiyatlı, sorumlu ve sürdürülebilir makroekonomik politikalarımıza bağlı kalmaktır.” dedi.
Yapısal dönüşüm çalışmalarının dijital altyapı ve yapay zeka gibi unsurların yanı sıra petrol ve doğalgaz ithalatına bağımlılığı azaltacak yeşil dönüşüm yatırımlarını da kapsadığına işaret eden Şimşek, “Her zamanki gibi yapılacak çok şey var; hiçbir kriz boşa harcanmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, Batı yatırımlarını ve siparişlerini çekmek için iyi konumda”
Küresel ticarette meydana gelen değişikliklere dair bir soru üzerine Şimşek, “Küresel ticaretin parçalanması, biz de dahil olmak üzere kimse için iyi sonuçlar doğurmaz.” yanıtını verdi.
Şimşek, bu parçalanmanın küresel ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturmaktan kaçınmak için Türkiye’yi güçlü kılan faktörler bulunduğunu açıkladı.
Bakan Şimşek, Türkiye’nin büyümesinin esasen iç talepten, yani yatırım ve tüketimden kaynaklandığını vurguladı.
Ülkenin ticaretinin büyük ölçüde kurallara tabii olduğunu ifade eden Şimşek, Avrupa Birliği ve çevresindeki ülkelerle yapılan serbest ticaret anlaşmalarının ihracatın yaklaşık üçte ikisini güvence altına aldığını belirtti.
Asya ülkelerinin ABD tarifelerine nasıl yanıt vereceğine ilişkin belirsizlik yaşandığını aktaran Şimşek, tarifelerdeki 90 günlük ertelemenin ardından benzer bir çizgiyi sürdürmesi durumunda Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için dolaylı etkilerin büyük bir risk oluşturduğunu söyledi.
Asya ülkelerinin üretim kapasitelerinin kaybolmasının nadir bir durum olduğunu ifade eden Şimşek, Asya’nın Türkiye pazarına büyük bir ölçek taşıma olasılığının yüksek olduğunu belirtti.
Bu durumun bazı avantajları olabileceğini belirten Şimşek, şöyle ekledi:
“Türkiye, güçlü üretim kültürü ve kapasitesi ile öne çıkan ülkelerden biridir. Özellikle Batı ile ilişkiler bağlamında, Türkiye’nin küresel değer zincirlerine katılımının giderek arttığını gözlemliyoruz. Bu doğrultuda, doğrudan yabancı yatırımlarda artış yaşanabilir ve Asya’dan tedarik edilemeyen bazı siparişlerin Türkiye’ye kayması mümkün hale gelebilir. Böylece Türkiye, Batı’dan yatırım ve sipariş çekmek açısından stratejik bir konumda olacaktır. Ayrıca bazı Asyalı firmalar, bölgesel ihtiyaçlar için Türkiye’de üretim veya lojistik üssü kurma eğiliminde olabilir.”
“Uzun vadede Türkiye hala çekici bir ülke”
Şimşek, Türkiye’nin büyük bir ekonomi olduğuna ve son 20-25 yılda pek çok gelişmekte olan piyasa ülkesinden daha iyi performans sergilediğine dikkat çekti.
Altyapı yatırımlarına dikkat çeken Şimşek, Türkiye’nin yapay zeka hazırlığı bakımından gelişmekte olan ülkeler arasındaki önceliğine değindi ve güçlü bir beşeri sermaye bulunduğunu ifade etti.
Şimşek, büyük resmi değerlendirildiğinde Türkiye’nin nerede konumlandığını göreceğini, ülkenin 54 serbest ticaret anlaşması ile güçlü bağlar geliştirdiğini vurgulayarak, “Dolayısıyla endişelerin olması anlaşılabilir. Ancak uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında, zaman zaman ortaya çıkan bazı zorluklara rağmen Türkiye hala cazip bir ülke.” değerlendirmesinde bulundu.
Uygulanan makroekonomik istikrar reform programında kaydedilen ileriden de söz eden Şimşek, bunun yatırım ortamını iyileştirmeye katkı sağlayacağını belirtti.
AB ile savunma alanında işbirliği mesajı
Şimşek, AB’nin önümüzdeki 4 yıl içinde 800 milyar avroluk savunma harcaması planını hatırlatarak, Türkiye’nin bu talebi karşılayabilecek endüstriyel kapasiteye sahip nadir ülkelerden biri olduğuna dikkat çekti.
Dünya Bankası ile olan ilişkilere de değinen Şimşek, Dünya Bankası’nın Türkiye’ye olan taahhütlerini 3 yıl içinde 17 milyar dolardan 35 milyar dolara çıkardığını anımsattı.
Türkiye’nin öncelikleri ile Dünya Bankası’nın odaklandığı konuların mükemmel bir şekilde örtüştüğünü kaydeden Şimşek, yeşil dönüşüm, verimlilik ve dijital altyapı gibi konulara dikkat çekti.
Finansmanın önemli olduğunu ancak Dünya Bankası ile olan ilişkilerde teknik bilgi paylaşımının da mühim olduğunu belirten Şimşek, “Dünya Bankası ile çok iyi ilişkilerimiz var.” dedi.
Avrupa güvenlik mimarisi içinde Türkiye’ye yer açılır mı?
TEPAV Merkez Direktörü Nilgün Arısan Eralp, Avrupa güvenlik mimarisinin inşasında Türkiye’ye de yer açılması meselesinin artık ciddi bir incelemeye alındığını belirtti.