Ekonomi Haberleri

Finansal Okuryazarlığı Düşük Bireyler Manipülasyona Daha Duyarlı

Bakan Şimşek, finansal okuryazarlığı düşük bireylerin manipülasyona daha yatkın olduğunu vurgulayarak, “Finansal okuryazarlık, büyüme potansiyelimizi artıran bir unsurdur. Ülke olarak bu eksiklikten dolayı herhangi bir bedel ödemek istemiyoruz; bu sebeple çabalarımızı hızlandıracak ve genişleteceğiz.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndaki “Finansal Okuryazarlık Günü” etkinliğinde bu açıklamaları yaptı.

Finansal okuryazarlığın bir gün ile sınırlı kalan hayati bir beceri olmadığını vurgulayan Şimşek, sağlıklı ekonomik kararlar alabilme yeteneğinin önemine dikkat çekti.

Şimşek, finansal okuryazarlığın sağlam ve sağlıklı bir ekonominin temel unsurlarından biri olduğunu, dünya genelinde de bu konudaki çalışmaların sürdüğünü ifade etti. Finansal bilgiye sahip bireylerin olduğu ülkelerde tasarruf oranlarının daha yüksek olduğunu belirten Şimşek, yatırım aracılığıyla sermaye birikimine daha fazla katkı sağlandığını belirtti.

Finansal okuryazarlığın düşük olduğu ülkelerde genelde tasarruf açığı yaşandığını anlatan Şimşek, devamında şu ifadeleri kullandı:

“Bütün bunlar, ekonominin büyüme potansiyelini kısıtlıyor. ABD’de yapılan 2022 yılındaki bir çalışmada finansal bilgi eksikliğinin, kişi başına yılda ortalama 1819 dolara mal olduğu ortaya konmuştur. ABD’deki yetişkin nüfusunu göz önünde bulundurursak, bu durum ülke genelinde yılda yaklaşık 436 milyar dolarlık bir maliyet anlamına geliyor. Yetersiz finansal okuryazarlık, bireylerin yanlış kararlar almasına yol açarak, ülke ekonomisine büyük etkilerde bulunabiliyor.”

Standard & Poor’s’un küresel finansal okuryazarlık çalışmasına göre, dünya genelinde her 100 kişiden 33’ü finansal okuryazarken, bu oranın Türkiye’de %24 olduğunu belirten Şimşek, “Bu nedenle geçen yıl finansal okuryazarlığı artırmaya yönelik önemli bir platformun tanıtımını yaptık.” dedi.

“Finansal okuryazarlık düşük olduğunda bireyler manipülasyona açık hale geliyor”

Şimşek, finansal okuryazarlığın düşüklüğünün bireysel ve toplumsal düzeyde ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekerek, “Finansal okuryazarlığın düşük olması durumunda bireyler istismara ve manipülasyona açık hale geliyor.” şeklinde konuştu.

Geçen yılın ilk çeyreğinde sosyal medya üzerinden gerçek dışı “dolar satın alın” çağrılarının yapıldığını hatırlatan Şimşek, şunları ekledi:

“Maalesef toplumun bir kesimi, piyasalarda bu spekülatif hareketleri tetikleyerek, bireylerin birikimlerini riskli pozisyonlara yönlendiren çağrılara uyarak döviz aldı. O dönemde 25 ilimizi ziyaret ettim. Kanaat liderleri ve iş insanlarıyla toplantılar gerçekleştirdik. Vatandaşlarımızın tercihine saygılıyız, ancak ‘Biz bir program uyguluyoruz, bu program çerçevesinde perspektifimiz budur’ dedim. ‘2024, cari açığın azalacağı bir yıl olacak. Böylelikle daha az dövize ihtiyaç duyacağız’ dedim. ‘Dış finansmana erişimde ülkemizin bir sorunu yok. Cari açığın azalması, kaynak ihtiyacını azaltıyor; dış finansmana erişimde de bir sıkıntımız yok.’ şeklinde ifade ettik.”

Şimşek, programlarının taslağını toplum ile paylaştıklarını belirterek, “Bu, bir rehber niteliği taşıyor. 2024’ün ilk çeyreğindeki yönlendirmelere rağmen, geçen yılın ikinci yarısında vatandaşlarımızın, yurt içindeki firmalarımızın ve şirketlerimizin tercihlerini Türk lirası lehine yaptıklarını gözlemlemeye başladık.” dedi.

“2025’te enflasyon düşmeye devam edecek”

Şimşek, uyguladıkları ekonomik programdan bahsederek, şunları belirtti:

“Uyguladığımız program sayesinde 2025’te enflasyonun düşmeye devam edeceğine inanıyoruz. En büyük önceliğimiz hayat pahalılığı ile mücadeledir. Vatandaşlarımızın alım gücünün yükselmesi için enflasyonu düşürmek önceliğimizdir. Bu kapsamda çalışmalarımıza sürdürmeye devam edeceğiz. Cari açık geçen yıla göre biraz yükselecek, ancak nispeten düşük kalacaktır. Petrol fiyatlarının düşmesi bu konuda destekleyici bir faktördür; ancak küresel ekonominin yavaş büyümesi nedeniyle dış talep de zayıf kalıyor. Yine de cari açığın milli gelire oranını %1,5 civarında öngörüyoruz.”

Geçen yıl, altın ithalatı hariç Türkiye’nin cari fazla verdiğini vurgulayan Şimşek, “Bu fazla şu anda devam ediyor. Altın hariç dediğimizde, bunu bir portföy tercihi olarak görmekteyiz; sanayide kullanmak veya tüketmek amacıyla ithal edilen bir ürün değildir. Bu bağlamda Türkiye’nin dış dengesinde yapısal bir dönüşüm yaşanıyor. Bu da Türkiye’nin makro finansal istikrarı açısından önemli bir kazanımdır.” dedi.

Bakan Şimşek, konuşmasının ardından resim ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerini takdim etti.