Döviz Haberleri

İTO Başkanı Avdagiç: Kur ve Enflasyon Farkına Dair Açıklama

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, sepet döviz kurundaki 11 aylık artışın yüzde 14-15 civarında, enflasyondaki artışın ise yüzde 43 seviyesinde olduğunu belirtti. Avdagiç, “İhracatçılar, yaklaşık 30 puanlık bir farkla yüz yüze. Bu durum taşınabilir, sürdürülebilir ve devam ettirilebilir bir fark değil.” dedi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Aralık ayında gerçekleştirilecek Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz oranlarının 250 baz puan kadar düşürülmesini beklediklerini dile getiren Avdağiç, “Bu, hem makul bir düşüş trendine giden enflasyonla uyumlu bir adım olacaktır hem de 2025 yılına girerken psikolojik açıdan önemli bir katkı sağlayacaktır.” ifadesini kullandı.

Şekib Avdagiç, yurt içi ve dışındaki finans dünyasının öncelikleri ile Türkiye’deki iş dünyasının önceliklerinin tamamen örtüşmediğini de belirtti.

“Sepet döviz kurundaki fark sürdürülemez”

Avdagiç, sepet döviz kurundaki 11 aylık artışın yüzde 14-15 düzeyinde olduğunu vurguladı. “Enflasyon ise ilk 11 aylık dönemde yüzde 43 civarında. Dolayısıyla, Türkiye’deki ihracatçılar yaklaşık 30 puanlık bir farkla karşılaşmış durumda. Bu durum sürdürülebilir ve taşınabilir bir fark değil.” şeklinde konuştu.

Avdagiç, 2023’ün sonunda açıklanan Orta Vadeli Program’a (OVP) göre, 2024 yılı için enflasyon ve kurda toplamda 24-25 puanlık bir tutarsızlık olduğunu belirtti. Ortalama öngörülen kurun yüzde 11’den fazla bir sapma gösterdiğini ve enflasyonun yıl sonu tahminine göre yaklaşık yüzde 13 daha yüksek olacağını ifade etti.

2025 yılına dair OVP’de özellikle kuru etkileyecek bu tutarsızlığın kesinlikle önlenmesi gerektiğini belirten Avdakiç, “(2025 yılı) Kuru, 2024’teki ciddi kayıplarının telafi edileceği bir yıl olarak görmemiz gerekiyor. Bununla birlikte kamu ve özel sektörün ücret politikalarının ve tasarruf tedbirlerinin bu politikalarla uyumlu bir şekilde yapılandırılması önem taşıyor.” dedi.

“Türkiye, yüksek teknoloji üreten şirketlere cazip fırsatlar sunabilir”

Yabancı sermaye yatırımları içinde “greenfield” olarak adlandırılan sıfırdan yatırımlara öncelik verilmesi gerektiğini ifade eden Avdagiç, “Artık bu dönemde yüksek teknoloji üreten şirketler için Türkiye’nin cazip şartlar sunabileceğini öngörüyoruz.” diye konuştu.

Avdagiç, Türkiye’deki birçok ihracatçının 2024 yılını makul karlarla veya kontrol altında bir zarar ile geçirdiğine dikkati çekerek, “2025 yılında bunun iki yönlü sonuçlarını takip etmemiz gerekecek. Bir yandan kıymetli Türk lirası, ithalatı cazip hale getirirken, birçok üreticinin iç piyasada üretmek yerine daha uygun şartlarla ürünleri yurt dışından getirmesine neden oluyor. Diğer taraftan ise ihracatı baskılayarak ihracatımızın azalmasına yol açıyor. Bu durum, bu yıl 80 milyar dolar civarına düşeceğini öngördüğümüz mal ihracatındaki dış ticaret dengesinin tekrar 100 milyarların üzerine çıkmasına neden olabilir.” ifadelerini kullandı.

“Misafir para hızla kaybolur”

Türkiye’ye dışarıdan önemli bir kaynak akışı olduğunu ve rezervlerin arttığını belirten Şekib Avdagiç, bunun çoğunun emanet para olduğunu, rezervlerin tahkim edilmesi açısından değerli olduğunu vurguladı.

Avdagiç, önümüzdeki yıl ve sonrasında Türkiye’nin üretim ve ihracat yoluyla oluşturacağı rezervlere odaklanması gerektiğini belirterek, “Misafir para gelir, buradaki avantajların sona erdiğini hissettiği anda gider. Ancak ihracat yaptığımızda o kaynak ülkeye gelir ve burada kalır. Dolayısıyla 2025 yılı, 2024 yılında ciddi bedeller ödeyerek ihracat yapan sektörlerin daha fazla destekleneceği, beklentilerinin ve süreçlerinin daha sağlıklı işleyeceği bir yıl olmalıdır.” dedi.

Yatırımların önemli olduğunu ve her çeyrekte pozitif kalması gerektiğini belirten Avdagiç, “Yatırım, gelecek 1-2-3 yıl içindeki büyümeyi tetikleyecek ana unsurdur. Eğer yatırımlar negatife dönerse, kısa vadeli büyüme rakamlarında beklentilerinizi karşılayabilirsiniz ama orta ve uzun vadede yatırım eksikliği nedeniyle büyümenizi sürdürülebilir kılmak mümkün olmaz. Bu nedenle büyüme rakamlarının yanında, bu alandaki alt kırılımları da ciddi bir şekilde analiz etmeli ve her birini pozitif tutacak önlemler almalıyız.” şeklinde konuştu.