İmralı’dan Terör Örgütüne Silah Bırakma Çağrısı
İmralı Heyeti, PKK lideri Öcalan’ın tüm gruplardan silah bırakma talebinde bulunduğunu duyurdu.
DEM Parti’nin yedi kişilik İmralı Heyeti, Abdullah Öcalan ile sabah saatlerinde bir görüşme gerçekleştirdi.
Heyet, Ahmet Türk, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, Cengiz Çiçek ve Avukat Faik Özgür Erol’dan oluşmaktaydı.
Görüşmenin ardından heyet İstanbul’a döndü ve basın toplantısının yapılacağı Elit World (Taksim) Oteli’ne giriş yaptı.
Toplantıda İmralı’nın çağrısıyla ilgili söz alan Sırrı Süreyya Önder, “Kışın sona erip baharın geleceği bu günlerde umudu yeşertmeye geldik. Filiz kütükten daha güçlüdür; barış filizini ve barış umudunu yeşertmek için buradayız. Bunun can suyu ve nefesi, ülkemizdeki kardeşlik ruhuyla Türkü ve Kürdüyle beraber umudu vermek iradesiyle birlikte olmak zorundayız. Bizim bu umudu yeşertme çabamız her zaman devam edecek. Emeği geçen tüm siyasilere; Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Devlet Bahçeli’ye, Sayın Özgür Özel’e ve isimlerini sayamadığımız muhalefet partilerine teşekkür ediyoruz.” şeklinde ifade etti.
Önder’in ardından konuşan Ahmet Türk, çağrıyı Kürtçe olarak okudu. Daha sonra Pervin Buldan, Öcalan’ın sözlerinin Türkçe çevirisini aktardı.
Buldan’ın ilettiği Öcalan’ın çağrısı şu şekilde oldu:
“PKK, 20. yüzyılın yoğun şiddet döneminde, iki dünya savaşı, reel sosyalizm ve genel olarak soğuk savaş ortamları içinde Kürt varlığının inkârı gibi özgürlükler konusunda yasaklarla doğmuştur. Teori, program, strateji ve taktik açıdan yüzyılın reel sosyalist sisteminin etkisi altındadır. 1990’larda reel sosyalizmin iç sebeplerden dolayı çökmesi ve ülkede kimlik inkârının çözülmesi, ifade özgürlüğündeki gelişmeler, PKK’nın anlam kaybı ve aşırı tekrara yol açmıştır. Bu nedenle, ömrünü tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan bir tarih boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını korumak ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülükle bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Son 200 yılda kapitalist modernitenin bu ittifakı parçalamayı amaçladığı görülmektedir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle bunu desteklemeyi kendilerine misyon edinmişlerdir.
Cumhuriyetin tek tipçi yorumları bu süreci hızlandırmıştır. Günümüzde çok kırılgan bir tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhuyla inançları göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmaz hale gelmiştir. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nın; destek bulmasının, demokratik siyaset kapılarının kapalı olmasından kaynaklandığı aşikârdır. Aşırı milliyetçilik sonucu ortaya çıkan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine yanıt verememektedir.
Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade etme ve demokratik bir şekilde örgütlenme, her grubun kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasi yapılanmalar için sadece demokratik toplum ve siyasi alanın varlığıyla mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, yalnızca demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir süreklilik sağlayabilir. Sistem arayışları ve gerçekleştirilmelerde demokrasi dışı bir yol yoktur. Olmaz. Demokratik uzlaşma en temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun olarak geliştirilmeli.
Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu irade ile diğer siyasi partilerin benzer çağrısına yönelik olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu ortamda bir silah bırakma çağrısıdır ve bunun tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlıkları zorla sona erdirilmemiş her çağdaş toplum ve partinin, gönüllü olarak devlete ve topluma entegre olmaları için kongrelerinizi toplayıp karar almanız; tüm grupların silah bırakması ve PKK’nın kendini feshetmesi gerekmektedir. Ortak yaşama inanan ve çağrımı dikkate alan tüm kesimlere selamlarımı iletiyorum.”