Ekonomik Konjonktür Nedir? Ekonomik Konjonktür Hakkında Kapsamlı Bilgi
(Ekonomik koşullar) Ekonomik yaşamda kaynakların kullanımı ve üretim dalgalanmaları gözlemlenmektedir. Bu dalgalanmaların bir kısmı mevsimsel faktörler veya savaşlar ve doğal afetler gibi geçici olaylarla ilişkilidir. Ekonomik nedenlere bağlı dalgalanmalar ise ekonomik konjonktür kapsamında ele alınır. Ekonominin kısa ve orta vadeli değişim süreçlerinde aşağıdaki altı teşhis söz konusu olabilir:
Aşırı ısınma: Isınan ekonomi, işler yolundaymış gibi görünse de iç talebin, toplam mal ve hizmet arzından daha hızlı artması, bir otomobil motorunun aşırı ısınmasına benzer tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Döviz kurları ve faiz oranlarının idari kararlarla ve yapay yöntemlerle düşük tutulması da ekonomiyi ısıtır. Aşırı ısınmış ekonomilerde fiyatlar yukarı yönlü hareket eder, kurlarda dalgalanmalar başlar ve emlak fiyatları bir balon gibi şişer. Talep artışı, ithalatın dolayısıyla dış ticaret ve cari işlemler açığının artmasına yol açar. Kamu harcamalarının artışı ise bütçe açığını büyütür. Aşırı ısınmanın ardından bir çalkantı, durgunluk hatta kriz meydana gelebilir.
Soğuma: İç talepteki artışın duraklaması, toplam arzın artışını sürdürdüğü dönemlerde ekonomiyi soğutur. Ekonominin soğuma veya yavaşlama dönemlerinde, mal stokları artar ve işsizlik yaygınlaşır. Yavaşlayan ekonomide bir veya iki çeyrek boyunca GSYH büyüme oranı, önceki dönemlerin altında kalır. Soğuma süresi altı ayı aşmadığı sürece, ekonominin orta vadeli büyüme potansiyeline önemli bir zarar vermez.
Durgunluk: Ekonominin üç çeyrek arka arkaya yüzde 2 dolayında düşük hızlarla büyümesi durumunda durgunluk (resesyon) teşhisi gündeme gelir. Kişi başına milli gelirin yaklaşık yüzde 0.5 artması anlamına gelen resesyon, ekonomik hayatın herkes tarafından az veya çok hissedilmesine yol açar. İşsizlikteki artışın endişe yarattığı durumlarda, ekonomi yönetimleri faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi canlandırmayı hedefler.
Kriz: Ekonomi iki veya üç çeyrek boyunca daraldığında kriz veya depresyon teşhisi konur. Ekonomideki çöküş, ciroların reel olarak azalmasına ve işçilerin kitlesel olarak işten çıkarılmasına sebep olur. Krizde büyüme oranları negatiftir. Gerçek ücretlerin düşmesi, nüfusun büyük çoğunluğunu yoksullaştırır. Ödemeler dengesinden kaynaklanan krizlerde önce kurlar, ardından faiz oranları yükselir ve yatırım projeleri askıya alınır. Satışlar, emlak ve otomobilden başlayarak azalır. “Depresyon” hem ruhsal hem de ekonomik anlamda insanları olumsuz etkiler.
Canlanma: Soğuma, durgunluk ve kriz dönemlerinin ardından gerçekleşen canlanma dönemlerinde, satışlar, kazançlar ve istihdam artar. İki-üç çeyreklik bir dönemde yüzde 4 ile yüzde 6.5 arasında büyüyen bir ekonominin canlanma dönemi yaşadığı söylenebilir.
Hızlı büyüme: Ekonominin yıllık olarak yüzde 6.5’in üstünde büyümesi ve bu yüksek oranların en az 1.5 yıl devam etmesi durumunda hızlı büyüme ivmesinden söz edilebilir. Yalnızca bir çeyrekte görülen yüksek ve iki haneli büyüme oranı, hızlı bir büyüme ivmesinin habercisi sayılmaz.